Solar Sistemler
 
 
 
Solar Sistemler

Solar Sistemler

 

 

Fotovoltalik, gerçekte bilinenin  tersine oldukça derin bir  geçmişe dayanan bir gelişim sürecine sahiptir. Her şey, 1839 yılında Edmond Becquerel in bir süspansiyon içerisine daldırmış olduğu iki platin elektrodundan, güneş ışının süspansiyon ve platin elektrodları üzerine düşmesi sonucunda ortaya çıkan elektrik enerjisini gözlemlemesi ile başlamıştır.O dönem için oldukça küçük  ve değersiz (!)“ bir etkiye sahip olan bu buluş, gerçekte hiç bir zaman unutulmadı. 
İlk kez, hepimizin yakından tanıdığı Einstein in  1904 yılında açıkladığı  „ Foto elektrik etki“ ve „Işıgın Quantumu“ teorisi ile daha bir anlam kazandı. Ancak, Einstein in açıklamış olduğu bu teorik buluş  fizik çevrelerinde çok büyük bir yankı uyandırmış,  fakat  o dönemde bir türlü pratik dönüşümü sağlanamamıştı.


Gerçek anlamda solar hücrelerin bulunması ve  pratik işlerlik kazanması ancak yarı iletken malzemelerin geliştirilmesi ile yaşamda can bulabilmiştir, Özellikle çok yüksek saflıkta Silisyum geliştirilmesi bu süreci hızlandırmıştır. Günümüzde, Silisyumun  hala solar hücrelerin üretilmesi için vazgeçilmez bir hammaddedir.İlk Silisyum solar hücreleri 1954 yılında Amerika, Murray Hill’ de Bell Labaratuarında Chapin, Fuller ve Pearson tarafından üretilmiştir. İlk Silisyum solar hücrelerin verimlilik değeri %6 iken bu değer çok kısa süre sonra %10 a kadar çıkartılmıştır.

 

Fotovoltaik Monitoring Sistemler

 

Oldukça pahalı sistemler olan fotovoltaik elektrik üretim sistemlerinin verimi, sistemlerin doğru projelendirilerek montajının yapımının yanı sıra, sistemlerin Monitroing sistemleri üzerinden kontrol edilerek, sistemde oluşan ya da oluşması muhtemel kesintilerin merkezden gözlenip sisteme ve müdahale edilerek, kesinti süresini minimum düzeylerde tutabilmekle ilintilidir. İlk  bir yılda, eklenen verimi sağlayan fotovoltaik sistemler, ikinci yıldan sonra sistemlerin bulunduğu yerdeki toz, vb kirliliklerin modüller üzerinde tutunması ile birlikte verim düşüşleri ile karşılaşılmaktadır. Planlama hataları nedeni ile  modüller üzerinde oluşan gölgelendirmeler, gölgelenen modül elektriği baz alınarak, modülün bağlı olduğu tüm dizin(string) nin verim düşüşünü de beraberinde getirecektir.

Sistemde oluşabilecek ( özellikle DC -Doğru Akım-) bağlantılarındaki kısa devreler ( kabloların yıpranması, kopması  vb...) oluşarak, meydana gelen ark nedeniyle yangın çıkabilecektir. Tüm bu olumsuzlukların ortadan kaldırılması, oluşacak zararların en aza indirilmesi, sistemin enerji üretiminin kesintiye uğramaması için, sistem sahiplerinin bu noktada mutlaka desteğe ihtiyaçları vardır. ELEKTROTEK Enerji bu ihtiyacın gerekliliğini, yıllardır yurtdışında  edinmiş olduğu tecrübelerle gözlemleyerek, sistem kurucularına bu olanağı hazır hale getirmiştir. Birçok firmanın sunduğu Sistemlerin Akım Değiştiriciler üzerindeki dizinlerin ( string lerin) kontrolü yerine, sistem sahiplerine, 
Geliştirmiş Monitoring Kontrol Sistemi ile, her bir modülün kontrolü gerçekleştirilerek (dizin-string- üzerinden değil), sorun çıkaran modülün sistem dışına alınarak, dizin(string) veriminin düşmesinin önüne geçmektedir... 

 

ELEKTROTEK Enerji sadece sistemlerin monitoring sistemi üzerinden kontrolü değil, aynı zamanda tüm sistemin işletilmesi, sistem kurucuya üzenli raporların verilmesi, arıza anında sisteme müdahale ederek, sistem kesintilerinin minimum olmasınıda  garanti etmektedir. Monitoring Kontrol Sistemi sayesinde , ELEKTROTEK Enerji, sistem sahiplerinin her zaman yanındadır.  


İnvertörler


Solar akım değiştiriciler , bir solar sistemin en önemli bölümlerinden birini oluştururlar. Akım değiştiricilerin görevi,  foto voltaik modüllerin üretmiş olduğu doğru akımı  (Ingilizce: DC-direct current) alternatif akıma ( ingilizce: AC-alternating current) çevirerek, kullanıcının, elektiriği  kullanmış olduğu  frekans ve gerilime uygun hale getirerek, üretilen elektriğin kullanılır hale getirilmesidir.Akım çeviriciler DC-AC Inverter olarak da bilinirler. Geliştirilen modern elektronik sayesinde, doğru akımın alternatif akıma çevrilmesi sırasında ortaya çıkabilecek enerji kaybı çok düşük miktarlara çekilebilmiştir.


Bir akım değiştirici, genel olarak, aşağıda sıralanmış olduğumuz özelliklere sahip olmalıdır.

    - Mümkün olduğunca sabit gerilim, sabit frekansa sahip olan  sinüs dalga özelliklerinde olmalı
Oldukça yüksek akım değiştirme yüzdesine  sahip olmalı. (sistem tam kapasite ile calışmadığı anlarda da)
    -Otomatik olarak yük tanıma ve yük gelmediği anlarda standBy durumuna geçme özelliğine sahip olmalı
    -Çıkışları kısa devreye karşı korunmuş olmalı
Yüksek elektromanyetik dalgalara karşı dayanımlı olmalı
    -Yüksek gerilim korumalı olmalı
    -Off Grid sistemlerde Doğru akımdan, alternatif akıma çevirmenin yanında, akünün şarjını sağlamak için, alternatif akımdan doğru akım çevirme yeteneği göstermeli.
   -Off Grid sistemlerde sistemlerde Mümkünse şarj kontrol özelliğine sahip olmalı

 

 


Fotovoltaik modüller üzerinden kayan kar DE-ICING BOX SOL-PLUS invertörlere bağlanan aksesuar olarak DE-ICING BOX'un özelliği, invertöre ve PV jeneratörüne bağlandığında PV tesisatını "geri işletim " ile çalıştırabilmesidir. DE-ICING BOX ,invertörü başlatır ve süreci kumanda eder. Asıl enerji 
dönüşümü (şebekeden alternatif akım alır ,PV jeneratörünün içine doğru akım olarak verir) OLPLUS invertörün içinde gerçekleşir. Çalışma şekli Geri besleme gücü, bağlı ilgili güneş enerjisi jeneratörüne uygun olarak gerilim ve akım kumandalı yazılım üzerinden ayarlanır. DE-ICING modunda PV jeneratöründe kutuplar ( artı ve eksi) aynı şekilde kalır. Geri işletimde sadece akım yönü değiştirilir. Güneş enerjisi jeneratöründe ısıdan dolayı oluşan yük ile şebeke işletiminde oluşan yükün eşit olduğu vurgulanmalıdır. Bu sıra da güneş enerjisi jeneratörü açığa çıkan güçten dolayı ısınır. Her solar hücrenin aslında genel anlamda büyük yüzeyli yarı iletken bir diyot olduğu gerçeğinden yola çıkılırsa bu solar hücre geri işletimde en fazla nominal akımı kadar yük 
altına girer. Nominal jeneratör gücünün sadece %80'inin seçilmesini tavsiye ediyoruz, çünkü bu akım normal ışıma yoğunluğunda işletimin boşta çalıştığı durumlarda da geçmektedir. Boşta ve STC (standart test) koşullarında çalıştırıldığında, foto efekt tarafından üretilen bir hücrenin tüm nominal akımı, kendi diyotları boyunca akar. Böylece invertör tarafından DE-ICING modunda 
üretilen geri akımdan dolayı oluşan tüm yükün, modülün ışın aldığı ve boşta çalıştığı durumdan daha fazla olmadığı ortaya çıkmaktadır. Tabi ki her bir solar hücre, üreticisinden ve tekniğinden 
bağımsız olarak, boşta çalışırken bu yükü kaldırabilir.  

 


"Geri işletim" normal işletim çerçevesinde PV jeneratörün ısı yüzeyi olarak kullanılmasına izin 
verilen bir kullanım şeklidir.  
 

 
 
 
 
 


 
   Orta Mah. Kavaklar Cad. 54100 Adapazarı / Sakarya
 
   0 (264) 255 41 48 - 0 (544) 586 41 48
 
   yerelenerji@live.com
 
® 2024 Sakarya Yerel Enerji | Tüm hakları saklıdır.
 
Sakarya Yerel Enerji